Alkali diyet kelimesi ilk duyulduğunda kulağa yeni bir buluş yeni bir zayıflama yöntemi gibi gelse de aslında biz diyetisyenlerin sağlıklı beslenme adı altında uyguladığı programlardan çok ta farklı olmadığınız görüyoruz. Bilindiği üzere Alkali diyetin temelin de bol taze sebze ve meyveler, bol su içmek, işlenmiş gıdalardan, kafeinden, meşrubat ve alkollü içeceklerden uzak durmak yer almaktadır. Beklide bugüne kadar olan Akdeniz diyeti ile aynı özelliklerde. Fakat yine değinmem gereken önemli bir nokta yaşadığımız dönemin şartlarına uygun bir beslenme düzeni sunmadığı sürece bu diyetlerin yada beslenme yöntemlerinin hiçbiri kalıcı olmayacaktır. İnsan metabolizması tek bir besin ile beslenmeye programlı değildir. Besin öğelerinin çoğunun günlük alınması gereken referans değerleri vardır. Yapı taşlarımız arasında hayati önem taşıyan vitamin ve mineraller rol almaktadır. Yani sadece bir protein diyeti yada sadece sebze meyve tüketerek yaptığımız diyetlerde kas erimesi, kanda ketozis oluşumu, gut hastalığı gibi birçok rahatsızlık meydana gelecektir.
VÜCUDUNUZU NÖTRLEYİN
Alkali diyet çocukluktan başlatılması gereken bir yaşam biçimidir temel amaç hücreleri taze sebze ve meyveler ile besleyerek kompleks karbonhidratlara alıştırmaktır. Bu şekilde ileriki yaşlarda oluşabilecek olan insülin direnci gibi hastalıkların önüne geçilmiş olacaktır. optimal büyüme ancak bu şekilde iç dengenin kurulması halinde mümkündür. Anne ve babaların çocuklarını şeker , çikolata , jelibon, fast-food , cipsler, bisküviler gibi bol basit karbonhidratlı, besleyici değeri düşük ,asit yükü ve kalorisi yüksek yiyeceklerden uzak tutarak asit birikimini engellemeleri gerekmektedir. Vücudun tanponlama sistemi bu asit yükü dengeleme de yetersiz kalırsa meydana gelen kronik metabolik asidoz halinde ilk başta büyüme ve gelişme etkilenir. Doğru ve dengeli beslenme burada önem kazanmaktadır. Onların yerine meyve ve sebzeler ile hücrelerini beslenmeleri vücut ta oluşabilecek atıkları en aza indirecektir. Çocuklukta başlatılmış olan bu sistem ile vücut atıklardan temizlenmiş olacak ve hastalıklara yakalanma riski de minimuma düşecektir. İleriki yaşlar için ise vücudu nötürlemek için yine bol sebze meyve ve sebze suları önerilmektedir.
ORANLARI YENİDEN DÜZENLEYELİM
Vücut fonksiyonlarımızın devamı için günlük almamız gereken protein değerleri vardır. Fakat Tükettiğimiz proteinler vücutta ürik asit birikimine sebep olmaktadır. Bunlarda hücrenin hasar görmesine sebep olmaktadır. Gelin bunlara da basit çözümler ile müdahale edelim mesela beslenmemiz de tüketeceğimiz bol sebze ve meyve ile vücut alkali düzeyini arttırarak, asit birikimini nötürleyelim. Gün içerisinde ortalama 2 porsiyon pişmiş 3 porsiyon çiğ sebze ve 4-5 porsiyon kadar meyve ekleyelim. Yine minimum 10-12 bardak alkali su ile bunu destekleyelim. Biz beslenme uzmanlarının da beslenme hesaplarınızı yaparken uyguladığımız % 50-55 karbonhidrat, %10-15 protein ve % 25-30 yağ kuralındaki gibi alkali beslenmedeki %80 alkali %20 asidik kuralını uygulamış olalım.
KİLODAN KURTULARAK HASTALIKLARI YENİN
Asit yapan ve kiloya sebep olan besinlerin vücuttan uzaklaştırılması ; bağışıklık sisteminin güçlenmesini ,hastalıklardan korunmayı, yaşlanmayı geciktirmeyi ve yaşam kalitesini arttırmayı sağlar, cilt güzelliği, yüksek kolesterolün düşmesi, tansiyon probleminin minimuma düşmesini ,sağlarken kemik sağlığı, astım, kardiyovasküler hastalıkların üzerinde olumlu etkilerini gösteren çok sayıda çalışma da vardır.
Yüksek oranda alkali içeren besinlere baktığımızda ; sebze suları, soğan, maydanoz, brokoli, sarımsak, ıspanak,salatalık, arpa çimi, yonca, karahindiba, kırmızı trup filizi, siyah trup, kırmızı biber, pazı, zencefil, zerdeçal, nane, kekik, taze yeşil fasülye, marul, kereviz, havuç, roka, kuzu kulağı, ham limon, muz, kiraz, pancar, marul, badem, kestane, kanola yağı, keten tohumu yağı, balık yağı, zeytin yağı, keçi peyniri, keçi sütü karşımıza çıkıyor. Bunlara da beslenmemizde bolca yer vermemiz de fayda var.
Dyt. Sezen Çetinkaya